İş kazasında üçüncü kişinin işvereninin sorumluluğu






<TABLE cellSpacing=0 cellPadding=0>
<T>
<TR>
<TD =date vAlign=top>30/11/2005 08:59:29</TD></TR></T></TABLE>


SOSYAL GÜVENLİK VE İŞ HUKUKU / İbrahim Işıklı


e-mail: ibrahimis@hotmail.com





Üçüncü kişinin işvereni, (bu kimse aynı zamanda iş kazası veya meslek hastalığına tutulan sigortalının işvereni de olsa) üçüncü kişinin neden olduğu zarardan ancak kendisinin de kusurlu bulunması durumunda sorumlu olması söz konusu olacaktır. Aksi halde, üçüncü kişinin işvereninin kusursuz sorumluluğu söz konusu olmamakta, diğer bir ifadeyle, işverenin, çalıştırdığı kişiden dolayı sorumlu tutulabilmesi için, iş kazası veya meslek hastalığının meydana gelmesinde çalıştırdığı kişinin kusurlu bulunması yeterli olmayıp; onun kusuru ile birlikte işverenin kendisinin de kusurlu bulunması gerekmektedir.


İşçi sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin mevzuat hükümlerine aykırı, ya da suç sayılan bir eylemi bulunmayan işveren, çalıştırdığı kişinin kusuruna karşın kendi kusuru yoksa sorumlu tutulması mümkün olmayacaktır.


Ayrıca, Borçlar Kanunu'nun 55. maddesinde; "Başkalarını istihdam eden kimse, maiyetinde istihdam ettiği kimselerin ve amelesinin hizmetlerini ifa ettikleri esnada yaptıkları zarardan mesuldür. Şu kadar ki, böyle bir zararın vuku bulmaması için hal ve maslahatın icab ettiği bütün dikkat ve itinada bulunduğunu yahut dikkat ve itinada bulunmuş olsa bile zararın vukuuna mani olamıyacağını ispat ederse mesul olmaz. İstihdam eden kimsenin, zamin olduğu şey ile zararı ika eden şahsa karşı rücu hakkı vardır" denilerek istihdam edenlerin sorumluluğu çerçevesinde üçüncü kişilerin işverenlerine rücu edilmesine imkan tanındığından, SSK üçüncü kişilerin işverenlerine rücu ederek masraflarını tahsil etmektedir.


Bağ-Kur'da isteğe bağlı sigortalıların borçlanması


Bağ-Kur Kanunu, 19.04.1979 tarih ve 2229 sayılı kanunun 34. maddesiyle eklenen ek geçici 4. madde ile isteğe bağlı sigortalılardan 04.05.1979 tarihinde kadın iseler 40, erkek iseler 45 yaşını geçenlere borçlanma olanağı tanınmıştır. İsteğe bağlı sigortalı olanlardan 4.5.1979 tarihinde kadın iseler 40, erkek iseler 45 yaşını geçenler, sigortalı oldukları tarihten geriye doğru 10 yıllık sürenin tamamını sigortalılığın tescilinden itibaren bir yıl içinde talepte bulunmak kaydıyla borçlanabilmektedirler.


Bağ-Kur ile diğer sosyal güvenlik kanunlarına tabi hizmeti bulunanlar ancak 10 yıla tamamlayacak süreyi borçlanabileceklerdir. Borçlanılan süreler, yaşlılık aylığı bağlanmasında, ancak borcun bittiği tarihten itibaren bir yıl geçtikten sonra prim ödeme süresi olarak değerlendirilecektir.


Borçlanma primleri talep tarihindeki basamak ve prim tutarları üzerinden hesaplanır ve sigortalılığın başlangıç tarihinden itibaren 2 yıl içerinde ödenir. Borçlanma tutarını ödemeden vefat edenlerin hak sahipleri ödeme süresi içinde borçlanma tutarını ödeyebilir. Belirtilen süre içerisinde borçlarının tamamen ödenmemesi halinde, borçlanma talepleri geçersiz sayılmaktadır.


22.3.1985 tarihinden önce borçlanılmış ve 3165 sayılı kanuna göre borçlanılacak süreler, diğer sosyal güvenlik kanunlarına tabi bir işe girerek o kanuna tabi kurum ve kuruluşlardan aylığa hak kazananların 24.5.1983 tarih ve 2829 sayılı kanun hükümlerine göre, birleştirilecek hizmetlerine dahil edilemez. Bu suretle dikkate alınmayan sürelere ait borçlanma primleri, talep halinde sigortalıya veya mirasçılarına geri verilmektedir.


Yurtdışından isteğe bağlı sigortalı olanların borçlanmaları da yukarıdaki esaslara göre yapılmakta ancak, borçlandıkları süreye ait primlerin, Maliye Bakanlığı tebliğlerine göre döviz olarak ödenmesi gerekmektedir.