Sn. Gülşen,
Sorun nüfus sayısında değil aslında. Sorun kendimize, insanımıza, çevremize gösterdiğimiz saygıda. Biz herşeyi biliriz de zaten kullanma kılavuzu ne gerek bize. İnanın üç beş aydın bu duruma öncülük edecektir ama sonrasında bırakın yunanistanın nüfusunu Mersinimin nüfusu kadar bir şikayet bile iletilmeyecektir.
Amerika da bir kadın yeni aldığı mikrodalga fırınına kedisini koyar kurutmak için, kedisi fırında kedi olur haliyle, kadın üretici firmaya dava açar ve kullanma kılavuzunda bu durumun yazılı olmadığından hareketle mahkeme firmayı tazminata mahkum eder. Artık orda kullanma kılavuzları nerdeyse bir ansiklopedi kalınlığındadır ve içinde başınıza gelebilecek her şey yazılıdır.
Bilirmisiniz ki askere gittiğimiz zaman bir kağıt imzalatırlar bize ve yanımızda taşımamız emredilir. Bu kağıtta prize elimizi sokmayacağımız, terli terli soğuk su filan içmeyeceğimiz yazar. Biz bir bölük olarak bunu okuyup okuyup güleriz ama işin gerçeği askeriyenin bu gibi durumlardan tazminatlar ödemiş olmasıdır. Kısa lafın özü kullanma kılavuzunun hangi dilde olduğu tabi ki önemli ama onu okumadıkça, bilinçli bir tüketici olmadıkça ne farkeder ki.
Cennet ülkemde pazara gider bir Avrupalı ve der ki yanındakine nedir bugün şenlik mi bayram mı? yok der yanındaki bilindik bir semt pazarı bu işte, herkes taşıyabildiği kadar toplamıştır ne varsa. Avrupalı der ki burası cennet olmalı, bizim orda biz tek tek alırız domatesi, salatalığı ...
Umarım Ülkemize ve Türkçemize Atamızın verdiği önem kadar hatta yarısı kadar önem vereceğimiz o günler yakındır ....
Saygılarımla,