23/11/2005 09:16:31


Gereksiz yere tahsil edilen vergilerin iadesinde uygulanacak faiz


BİZE GÖRE / Veysi Seviğ





Vergi Usul Yasası'nın 112'nci maddesinin üçüncü fıkrası gereği olarak ikmalen, re'sen veya idarece yapılan tarhiyatlarda; dava konusu yapılmaksızın kesinleşen vergilerde, kendi vergi yasalarında belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren, son yapılan tarhiyatını tahakkuk tarihine kadar; dava konusu yapılan vergilere ödeme yapılmamış kısmına, kendi vergi yasalarından belirtilen ve tarhiyatın ilgili bulunduğu döneme ilişkin normal vade tarihinden itibaren yargı kararının tebliğ tarihine kadar geçen süreler için gecikme zammı oranında gecikme faizi uygulanmaktadır.


Söz konusu yasal düzenlemenin dördüncü fıkrasında ise fazla ve yersiz alınan veya vergi yasaları gereğince iadesi gereken vergilerin ilgili mevzuatı gereğince yükümlü tarafından tamamlanması gereken bilgi ve belgelerin tamamlandığı tarihi izleyen üç ay içersinde iade edilmemesi halinde, bu tutarlara üç aylık sürenin sonunda başlayarak konuya ilişkin düzeltme fişinin yükümlüye tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için tecil faizi oranında hesaplanan faizin ret ve iadesi gereken vergi ile yükümlüye ödenmesi öngörülmüştür.


Bu düzenleme gereğince yükümlünün ödemek zorunda kaldığı gecikme faizi kendisine iade edilmesi gereken vergi için hesaplanan tecil faizinden yüksek olmaktadır. Örneğin 02.03.2005 tarihinden itibaren uygulanan gecikme faizi oranı ülkemizde aylık yüzde 3, tecil faizi ise aynı tarihten itibaren yüzde 2.5'dir.


Gerçekte faiz; paranın sahibinden başkası tarafından kullanılmasının sahibine vermiş olduğu zararın karşılığı; yani "tazminat"tır. Söz konusu zarar, vergilendirme işlemlerinde, devlet yönünden, vergi yükümlülerinin vergi ödevlerini zamanında ve gereği gibi yerine getirmemeleri nedeniyle verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesi; yükümlüler yönünden ise devletin hukuka aykırı olarak yapmış olduğu vergilendirme işlemlerine dayanarak vergi tahsilatında bulunması halinde doğmaktadır.


"İdari rejimi" kabul eden hukuk sistemlerinde, idarenin hukuka aykırı işlem ve eylemlerinden dolayı idare edilenlerin uğrayacakları her türlü zararın tazmini, "idarenin sorumluluğu" ile ilgili kurallarca sağlanır. Esasen; idari yargının varlık nedenlerinden biri de budur. İdari yargı, idare edilenlerin, kamu idaresinin idari nitelikteki eylem ve işlemlerinden doğan zararlarının açık yasa hükmüne ihtiyaç duymaksızın, kusurlu veya kusursuz sorumluluk ilkelerine göre giderme olanağına sahiptir.


İdarenin hukuka aykırı işlem ve eylemlerinin hizmet kusuru oluşturacağı ve bu işlem ve eylemlerinden doğan zararların, idare tarafından, kusurlu sorumluluk esaslarına göre tazmin edileceği hususu Danıştay'ca da kabul edilmiştir.


Vergi idareleri de, kuruluş, görev ve yetkileri bakımından birer kamu idaresidir. Bu bağlamda hizmet kusuru niteliğinde olan hukuka aykırı vergilendirme işlemlerinden vergi yükümlüleri için doğan zararların, işlemi yapan vergi idaresi tarafından karşılanması mevcut Anayasal düzenleme ve hukuk devleti ilkesinin gereğidir.


Yukarıda da açıklandığı üzere Vergi Usul Yasası'nın 112'nci maddesinin üçüncü fıkrasında, devletin, ikamelen re'sen ve idarece yapılan tarhiyatlara konu vergileri normal vade tarihinde tahsil edememiş olması sebebiyle uğradığı zararı karşılayan gecikme faizi oranında ek ödeme öngörmüştür. Gecikme faizinin ilgili dönemlerde miktarını belirleyen faiz, hukuka aykırı olarak tahsil edilen vergiler dolayısıyla vergi idareleri tarafından yükümlülere ödenecek maddi tazminat miktarının, hukuka aykırı olarak tahsil edilen verginin devlet hazinesinde kaldığı süre için öngörülen gecikme faizinin oranı uygulanarak hesaplanacak miktar kadar olmalıdır.


Bu görüşten hareket ederek Danıştay Yedinci Dairesi tarafından konuya ilişkin olarak verilen bir karar uyarınca "Hukuka aykırı olarak yapılan vergi tahsilatlarında verginin tahsil edildiği tarih ile karar tarihi arasındaki süre için, Vergi Usul Kanunu'nun 112'nci maddesinin üçüncü fırkasında belirlenen gecikme faizi oranında faize hükmedilmesi" öngörülmüştür. (Danıştay Yedinci Daire, E. No: 2001/1208, K. No: 2005/239) (x)


(x) Söz konusu karar Danıştay Dergisi sayı 110'da sayfa 220-224 yayınlanmış olup, yukarıya özetlenerek alınmıştır.