Orkun ERDOĞUŞ
www.MuhasebeTR.com Site Genel Koordinatörü
orkunerdogus@yahoo.com







22 NO'LU V.U.K SİRKÜLERİ SONRASI TAVSİYELER



<DIV align=right>Tarih: 15/11/2005

Hukuk Devleti anlayışı, idare edilenlere hukuk güveni sağlayan, adaletli bir Hukuk düzenini ifade eder. Bunun ilk koşulu, Devletin ve onu temsil eden yöneticilerin de hukuka bağlı ve saygılı olmalarıdır. (Necip Bilge, “Hukuk Başlangıcı” , s.130, Turhan Kitabevi, Ankara 2000) Bu bakımdan, Anayasaya aykırı olduğu apaçık ortada olan Vergi Ziyaı Cezasının Maliye Bakanlığının 10.10.2005 tarihinde yayınladığı 22 Nolu V.U.K Sirküleriyle , yeni yasa çıkıncaya kadar uygulanacağını açıklaması, hukuk devleti anlayışıyla ne derece bağdaştığını izah etmek zordur.
Adı geçen sirkülerde “Anayasa Mahkemesinin Vergi Usul Kanununun 344 üncü maddesi ile ilgili iptal hükmü, bu kararın Resmi Gazete’de yayımlandığı 20/10/2005 tarihinden başlayarak altı ay sonra yürürlüğe gireceğinden, iptale konu anılan hüküm bu sürenin sonuna kadar yürürlükte kalacaktır. Dolayısıyla altı aylık sürenin sonuna kadar vergi ziyaı cezası uygulamaları bu madde hükmüne göre sürdürülecektir. Diğer bir anlatımla, gerek tarhiyat aşamasında bulunan, gerekse bu tarihten sonra yapılacak vergi tarhiyatları için mevcut 344 üncü madde uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmek suretiyle işlem yapılmasına devam edilecektir. Herhangi bir hukuksal boşluğa meydan vermemek ve 2005 yılı sona ermeden yeni bir yasal düzenlemenin yapılabilmesine imkan sağlamak amacıyla, iptali kararlaştırılan 344 üncü maddenin anılan hükmü ile ilgili çalışmalar tamamlanmış olup, Bakanlar Kuruluna sunulma aşamasına getirilmiştir.”
Bu durumda mükelleflerin şu şekilde davranması kanaatimizce lehlerine olacaktır:
<H1>A- Yargılaması Devam Eden Mükelleflerin Durumu</H1>
Yayınlanan bu son sirkülere karşın,20 Nisan 2006’dan itibaren verilecek vergi mahkemesi kararlarında ya da Bölge İdare Mahkemesi veya Danıştay Kararları’nda, Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptal edilen; Vergi ziyaı cezası ya da Vergi kaçakçılığı para cezasının, mükellefin, haklı olup olmadığına bakılmaksızın kaldırılması söz konusu olacak, Bu aşamada, mevcut davaları 20 Nisan 2006 tarihine kadar bekletilmesi yoluna da gidilebilecektir (Şükrü Kızılot , “Vergi Kaçırana Gün Doğdu”, Hürriyet, 8.11.2005)
Uyuşmazlığı yargıya intikal eden mükellefler son gelişme dahilinde açtıkları davalar 20 Nisan 2006 tarihi itibariyle haklı olup olmadıklarına bakılmaksızın lehlerine sonuçlanacaktır. Çünkü suçun işlendiği tarihte olmayan ceza uygulanamaz prensibi anayasal bir ilkedir (Md 38/1)
Ancak bu tarihe kadar, dosyaları yargıda bulunan mükellefler yargısal yolları kullanarak verginin kesinleşmemesini sağlamaları gerekir. İç hukukun tükendiği “tashihi karar” aşamasının sonucunda vergi kesinleşmiş olacağından ve Anayasa Mahkemesi kararlarının geçmişe yürümezliği ilkesi gereği kesinleşen vergi alacağı üzerinden bu tarihten sonra herhangi bir yargısal yolun işletilmesi mümkün olmayacaktır. (6183 sayılı AATUHK’ a ilişkin olanlar hariç)
20 Nisan 2006 tarihi itibariyle anayasaya aykırılık kesinleşeceğinden, bu tarihe kadar zaman kazanma amacıyla, yargısal yolların işletilmesinin avantajlı olduğunu düşünmekteyiz.
B- Adına Vergi Cezası Kesilenlerin Durumu:
22 No’lu V.U.K Sirküleri gereği vergi ziyaı cezası kesilmesine devam edileceğinden Bu durumda vergi inceleme raporunun vakit kaybetmeden yargıya intikal ettirilmesinde yarar var. (Dava açma süresi hak düşürücü süreler içinde olmasından dolayı 30 gün içinde dava açılmalıdır.) Yukarıda bahsettiğimiz üzere, Uyuşmazlığı yargıya intikal eden mükelleflerin açtıkları davalar son gelişme dahilinde, 20 Nisan 2006 tarihi itibariyle haklı olup olmadıklarına bakılmaksızın lehlerine sonuçlanacağından idari çözüm yolları yerine konuyu yargıya intikal ettirmeleri avantajlarına olacaktır.
Sözgelimi Vergi ziyaı cezasını V.U.K Md. 376’ta göre indirimli ödeme yoluyla ya da V.U.K Ek Md 1’e göre uzlaşmaya girerek cezasının bir kısmını ortadan kaldırmak yerine dava açıp tamamen ortadan kaldırmak mümkün.
C- İncelemeye Alınan Mükelleflerin Durumu
Yeni yasa çıkana kadar, İdarenin vergi cezası kesmesinin ne derece anlamlı olduğu tartışılmalıdır. Çünkü, 20 Nisan 2006 tarihi itibariyle vergi ziyaı cezası, yargı yoluyla ortadan kaldırılacaktır. Anlaşılan o ki; Maliye Bakanlığı mevcut vergi ziyaı cezasının anayasaya aykırı olduğunu bildiği halde konuyu yargıya götürmeyecek olan mükelleflerden ne alabilirse kâr olduğunu düşünmektedir.
Zira, Anayasa Mahkemesi, son vermiş olduğu kararla yürürlükte bulunun Vergi Ziyaı cezasının anayasaya aykırı olduğuna karar verdi. Kanuni boşluğun oluşmaması için hükümete 20 Nisan 2006 tarihine kadar ceza hükümlerini düzenleme konusunda süre verdi. Bu tarih itibariyle vergi cezalarının anayasaya aykırılığı kesinleşeceğinden geçmiş yıllara ait vergi incelemesi yapılamayacaktır. Yani hükümetin çıkaracağı yeni yasa ancak yasalaştığı tarihten sonraki suçları kapsayacaktır.
Son yargısal durumun 2005 kazançlarını da kapsadığı görülmektedir. Yani 2005 yılında vergi kaçıranlara kesilen ceza 20 Nisan 2006 tarihi itibariyle anlamı kalmayacaktır.
<H1>SONUÇ</H1>
Maliye Bakanlığı mevcut vergi ziyaı cezasının anayasaya aykırı olduğunu bildiği halde yayınladığı 22 Nolu V.U.K Sirkülerle yeni yasa çıkana kadar mevcut uygulamayı sürdüreceğini açıklaması ciddi bir hukuksuzluk içinde bulunduğunu göstermektedir. Yeni yasal düzenlemeyi vakit kaybetmeden meclise sunmasında kamusal yarar açısından sayısız fayda olduğunu ifade etmeyi uygun görüyoruz.
Anayasaya aykırı olduğunu bile bile hiçbir mükellefin cezayı ödememesi gerektiğini ifade etmeyi de bir vatandaşlık görevi olarak addediyoruz. Günü kurtarma telaşıyla hazırlanacak her yasal düzenlemenin sakat doğacağını, 20 Nisan 2006 tarihi itibariyle yargının iş yükünün hemen-hemen ortadan kalkacağını da düşünerek kapsamlı bir vergi reformunun yapılmasını ve mali milat ilan edilerek “Gelir” kavramının çağdaş ülkelerdeki gibi yeniden tanımlanarak ilan edilmesinin yararlı olduğunu düşünmekteyiz.


kaynak: www.muhasebetr.com