BİZE GÖRE / Veysi Seviğ





Katma Değer Vergisi Yasası'nın 32'nci maddesi gereği olarak; vergiden istisna edilmiş bulunan bazı işlemlerle ilgili fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisi, mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanacak katma değer vergisinden indirilir. Vergiye tabi işlemlerin mevcut olmaması veya hesaplanan verginin indirilecek vergiden az olması hallerinde, indirilemeyen katma değer vergisi Maliye Bakanlığı'nca, tespit edilecek esaslara göre bu işlemleri yapanlara iade olunur. Bu işlemler ise yasal düzenleme gereği;


. İhracat, (KDV Md: 11)


. Araçlar, kıymetli maden ve petrol aramaları ile ulusal güvenlik harcamaları ve yatırım, (KDV Md:13)


. Transit taşımacılık, (KDV Md: 14)


. Diplomatik teslimler, (KDV Md:15)


olarak belirlenmiştir.


Maliye Bakanlığı tarafından konuya ilişkin olarak 39 seri numaralı Katma Değer Vergisi Genel Tebliğ ile yapılan yönlendirme uyarınca yükümlülerin indirilebilir katma değer vergisi indirim konusu yapılamazsa kendilerine iade edilecektir. Bu bağlamda iade hakkı doğuran işlemlere ait girdi vergisi için mükellefin mutlaka iade istemesi zorunluluğu yoktur. Girdi vergisini iade olarak alma hakkı bulunan mükellef (yükümlü) izleyen ayda satışları üzerinden daha yüksek tutarda katma değer vergisi borçlanacağını planladığı durumda, iade talep etmeden, vergiyi indirilecek katma değer vergisi olarak sonraki döneme devredecek ve izleyen ayda veya aylarda indirim yoluyla arındırma yapabilecektir.


Başlangıç tercihini sonradan değiştirmek de mümkündür (Özbalcı, Yılmaz "Katma Değer Vergisi Kanunu Yorum ve Açıklamaları" Sf: 725). Buna göre iade istendikten sonra indirim potansiyeli oluşturmaması ve benzeri gibi nedenlerle, talepten vazgeçilip indirim yapılabilmekte, bu uygulamanın aksi de talep edilebilmektedir. Bu bağlamda da zaman içersinde arındırmanın indirim yoluyla yapılacağı tercihi ile girdi vergisinin indirilecek katma değer vergisi olarak ileriki dönemlere devredilmesinden sonra, öngörülen indirim imkanının doğmaması üzerine iade isteminin düzeltme yoluyla yapılması sağlanmıştır.


Konuya ilişkin olarak Maliye Bakanlığı tarafından verilen bir özelgeye göre de, "...tercih değişikliğinin yapıldığı tarihe kadar indirim yoluyla giderilmek istenen katma değer vergisinin iade talebinde bulunulması halinde düzeltme hükümleri çerçevesinde işlem yapılarak, söz konusu dönemlerde iade olarak bir vergi doğması halinde, bu verginin genel hükümler çerçevesinde iadesinin yapılması gerekmektedir." (22.04.1996 gün ve 17121 sayılı özelge. Daha geniş bilgi için bakınız: Özbalcı, Sf: 726)


Uygulama bu görüş doğrultusunda sürdürülürken vergi idaresi vermiş olduğu bir başka görüşle iade ve mahsup işlemlerinde mükelleflerin ilk istemleri ile bağlı kalmalarını öngörmüş, bu bağlamda sonradan istem değiştirmelerini kabul etmeyeceğini ve düzeltme yolu ile iade istemlerini uygulamayacağını bildirmiştir.


Bir başka anlatımla vergi idaresi tarafından oluşturulan yeni görüşe göre "...Katma değer vergisi mükelleflerinin iade hakkı doğuran işlemler nedeniyle yüklendiği katma değer vergisini indirim yoluyla gidermek şeklinde tercihlerini düzeltme beyannamesi vererek iade talebi olarak değiştirmeleri mümkün bulunmamaktadır."


Bu nedenle son günlerde mahsup işlemlerinin iade işlemine dönüştürülmesi istemleri bu gerekçe ile reddedilmeye başlanmış olup, mükeleflerin başvurularına benzer nitelikte yanıtlar verilmeye başlanmıştır.


Söz konusu uygulama her şeyden önce Katma Değer Vergisi Yasası'nın 32'nci maddesinde yer alan düzenleme ile örtüşmemektedir.


Diğer yandan mevcut yasal düzenlemeler çerçevesinde indirim konusu yapılamayan katma değer vergisinin söz konusu yasada yer alan özel durumlar nedeniyle yükümlüye geri dönüşünü sağlamak gerekmektedir.


Değişik nedenlerle öncelikle indirim hakkını kullanmak isteyen yükümlüler bu hakkın kullanımına imkan kalmadığı durumlarda veyahut da indirim hakkının gecikmeli olarak uygulanmasının söz konusu olan durumlarda tercihlerini kullanarak iade isteminde bulunmakta ve bu istemi de daha önce Maliye Bakanlığı'nın öngördüğü biçimde düzeltme yöntemi ile yapabilmektedirler.


Süregelen uygulamanın değiştirilmesi sonucunda zaten zor koşullar altında çalışan yükümlülerin mağdur edilmesi söz konusu olmaktadır. Maliye Bakanlığı'nın bu değişimi konuyla ilgili yükümlülerin daha fazla mağdur edilmelerini ve bu durumun ülke ekonomisine getireceği olumsuz yükü dikkate alarak en kısa zamanda düzeltmesi ve konunun özelliği dikkate alınarak uygulamanın tebliğ ile yönlendirilmesi gerekmektedir.