Tarih : 28.03.2007
Sayı : B.07.1.GİB.4.34.16.01/KVK/8-7531/5932
Konusu : SSK. priminin gider olarak dikkate alınabilmesi için, bu primlerin SSK.’ya ödenmiş olması gerektiğinden, sigorta primleri, dönemine ve ait olduğu yıla bakılmaksızın (taksitlendirilerek ödenmesi halinde ödenen taksit tutarlarından prim aslı kadarının) fiilen ödendiği tarihte gider yazılmasının mümkün olabileceği; SSK.’ya ödenen, idari para cezaları ile ödenen gecikme zamlarının ve tecil faizlerinin ticari kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün olmadığı Hk.
Muktezanın Özeti:
İlgide kayıtlı dilekçenizde, ............ Vergi Müdürlüğünün ....... vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuzu, inşaat işi ile iştigal ettiğinizi, 2006 yılından iskan alabilmek için Sosyal Sigortalar Kurumundan (SSK.) almanız gereken ilişiksizlik yazısını talep etmek üzere Kuruma başvurduğunuzda, Kurum tarafından ilgili yıldaki asgari işsizlik bildiriminizin eksik olduğunun tespit edildiği ve fark işçiliği primlerinin tarafınızca ödendiğini belirterek, söz konusu ödemeleri 2006 yılında gider yazıp yazmayacağınız konusunda görüşümüzü sormaktasınız.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6’ncı maddesinin birinci bendinde kurumlar vergisinin maddede yazılı mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancının üzerinden hesaplanacağı, 2’nci bendinde ise, safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümleri Kanunun 37’nci maddesinde yer almakta olup, 40’ıncı maddesinde safi kazancın tespitinde hasılattan indirilecek giderler sayılmış olup, 2’nci bendinde; “Safi kazancın tespit edilmesi için, aşağıdaki giderlerin indirilmesi kabul edilir: .....
2. Hizmetli ve işçilerin işyerinde veya işyerinin müştemilatında iaşe ve ibate giderleri, tedavi ve ilaç giderleri, sigorta primleri ve emekli aidatı (Bu primlerin ve aidatın istirdat edilmemek üzere Türkiye’de kain sigorta şirketlerine veya emekli ve yardım sandıklarına ödenmiş olması ve emekli ve yardım sandıklarının tüzel kişiliği haiz bulunmaları şartıyla) 27’nci maddede yazılı giyim giderleri;” hükmü yer almaktadır.
Konu ile ilgili olarak 174 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin “SSK. primlerinin Gelir ve Kurumlar Vergisi Yönünden Gider Yazılması” başlıklı (C) bölümünde; “8.12.1993 gün ve 21782 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 3917 sayılı Kanunla 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun bazı hükümleri değiştirilmiştir.
506 sayılı Kanunun 3917 sayılı Kanunun 3917 sayılı Kanunla değişik 80’inci maddesinin birinci fıkrasında, “İşveren, bir ay içinde çalıştırdığı sigortalıların primlerine esas tutulacak kazançlar toplamı üzerinden, bu kanun gereğince hesaplanacak prim tutarlarını ücretlerinden kesmeye ve kendisine ait prim tutarlarını da bu miktara ekleyerek en geç ertesi ayın sonuna kadar Kuruma ödemeye mecburdur.” denilmiş, aynı maddenin üçüncü fıkrasında da “Kuruma ödenmeyen prim gelir ve kurumlar vergisi uygulamasında gider yazılmaz.” hükmü yer almıştır.
Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun 40’ıncı maddesinin 2 numaralı bendinde, ticari kazancın tespitinde işverenlerce hizmet erbabı için ödenen SSK. primlerini gider olarak indirileceği hükme bağlanmıştır.
Bu hükümlere göre, SSK. priminin gider olarak dikkate alınabilmesi için, bu primlerin Sosyal Sigortalar Kurumuna fiilen ödenmiş olması gerekmektedir. Bu nedenle, sigorta primleri, dönemine ve ait olduğu yıla bakılmaksızın fiilen ödendiği tarihte gider yazılacaktır.
Ancak, 506 sayılı Kanunun 80’inci maddesi gereğince bir aya ait sigorta primleri ertesi ayın sonuna kadar ödenebileceğinden, Aralık ayına ait olan sigorta primlerinin ertesi yılın Ocak ayı içinde ödenmesi durumunda bu primler Aralık ayının gideri olarak dikkate alınabilecektir.” şeklinde açıklamalar yer almıştır.
Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanununun “Gider Kabul Edilmeyen Ödemeler” başlıklı 41’inci maddesinde; “Aşağıda yazılı ödemelerin gider olarak indirilmesi kabul olunmaz. .....
5. Her türlü para cezaları ve vergi cezaları ile teşebbüs sahibinin suçlarından doğan tazminatlar (Akitlerde ceza şartı olarak derpiş edilen tazminatlar, cezai mahiyette tazminat sayılmaz.)” hükmü yer almaktadır.
Yine; 04.03.2006 tarih ve 26098 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 5458 sayılı Sosyal Güvenlik Prim Alacaklarının Yeniden Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 3’üncü maddesinin beşinci fıkrasında; “Bu Kanunun 1’inci maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi kapsamında borçları yeniden yapılandırılanlarca, taksitlendirme süresinde beyanları üzerine tahakkuk eden; yıllık gelir ya da kurumlar vergisinin süresinde veya vade tarihlerinin rastladığı yılı takip eden yılın sonuna kadar tamamen ödenmemesi, katma değer vergisinde bir takvim yılında üç defadan fazla kanuni ödeme süresinde veya vade tarihlerinin rastladığı yılı takip eden yılın sonuna kadar ödeme yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi, bu vergi türleri için ikmalen, re’sen veya idarece yapılan tarhiyatlardan, taksitlendirme süresince kesinleşenlerin ise kanuni süresinde veya kesinleşme tarihlerinin bulunduğu yılı takip eden yılın sonuna kadar ödenmemiş olması ya da bu borçların 21.07.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48’inci maddesine göre taksitlendirilmemesi hallerinde, bu hususlar işverenin bağlı olduğu vergi dairelerince Sosyal Sigortalar Kurumuna bildirilir. Bu durumda, borçlular bu Kanunun yeniden yapılandırma hükümlerinden yararlanma hakkını kaybederler ve ödedikleri tutarlar Sosyal Sigortalar Kurumunun ilgili mevzuatı uyarınca borçlarına mahsup edilir.” hükmü yer almaktadır.
Bu hüküm ve açıklamalara göre, SSK. priminin gider olarak dikkate alınabilmesi için, bu primlerin SSK.’ya ödenmiş olması gerektiğinden, sigorta primleri, dönemine ve ait olduğu yıla bakılmaksızın (taksitlendirilerek ödenmesi halinde ödenen taksit tutarlarından prim aslı kadarının) fiilen ödendiği tarihte gider yazılması mümkündür. SSK.’ya ödenen, idari para cezaları ile ödenen gecikme zamlarının ve tecil faizlerinin ticari kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün değildir.
5458 sayılı Kanuna göre borçlarınızı yeniden yapılandırmanız halinde aynı Kanunun 3’üncü maddesinin beşinci fıkrası hükmünü dikkate almanız gerekeceği de tabiidir.