Sayfa 3 Toplam 17 Sayfadan BirinciBirinci 1234513 ... SonuncuSonuncu
Toplam 166 adet sonuctan sayfa basi 21 ile 30 arasi kadar sonuc gösteriliyor

Konu: 80 bin SMMM Denetçi (‘mi’) Olacak?

  1. #21
    Müdavim Üye
    Üyelik tarihi
    24.Nisan.2009
    Mesajlar
    2,307
    Alıntı karapür Nickli Üyeden Alıntı
    Fatih arkadaşım. Ben biraz araştırdım "XBRL finansal bilgi üreticileri ve bilgi kullanıcıları tarafından veri alışverişi için ortak olarak kullanılacak standart, platformdan bağımsız, dijital veri kodlama dili" olduğunu öğrendim.
    <?: prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-comfficeffice" /><O:P> Bu veri kodlama dili ile işletmeler finansal raporlarını bir defa yaratacaklar. Her türlü finansal rapor alış verişi için XBRL ile hazırlanmış bu finansal raporlar kullanılabilecektir. Bunun anlamı; yaratılan finansal raporlar kâğıda baskı için, hiçbir değişiklik yapmadan Internet üzerinde yayınlamak için veya elektronik ortamda veri alışverişi için uygun olacaktır. En önemlisi; bilgi kullanıcıları herhangi bu ek çabaya gerek duymaksızın ve bir problemle karşılaşmaksızın dijital ortamdaki bu bilgileri ne kadar farklı olursa olsun kendi bilgisayar platformlarına (Dos, Windows, Unix, Mac mainframe, vb.) alıp kullanabileceklerdir.</O:P>
    <O:P> XBRL' i anlamak için öncelikle internet’ in anadili olan HTML' i, onun geliştirilmiş şekli olan XML hakkında kısaca bilgi sahibi olmak gerektiği belirtilmektedir. Biz şimdi XML dosyaları oluşturuyoruz. Ancak bunu sistem zaten otomotik olarak oluşturuyor. Bizim bu format hakkında bilgimizin ne derece olması gerektiğini ben şahsen bilmiyorum. Merakta etmiyorum. Zaten bilişim teknolojisi ile uğraşan proğramcı arkadaşlar bu XBRL formatınıda oluşturacaklardır.</O:P>
    <O:P> Yani kısaca XBRL formatına kafamızı takacağımıza kendi görevimiz olana TMS ve TFRS tam doğru olarak uygulamayı öğrensek nasıl olur? diye düşünüyorum. </O:P>
    <O:P> Ayrıca sınavdan niye korkuyoruz ki? maden bu işi biliyoruz diyoruz. Gösterelim ne kadar bildiğimizi. Başarılar.</O:P>



    Ben zaten demiyorum ki tms ve tfrs leri öğrenmeyin diye.Ayrıca xml tabanlı xbrl'yi ayarlamalar yapmak programlamacı olmaya gerek yok.Önce bunu bir araştırın.Basit tag programlarıyla bunu yapabiliyorsunuz.Siz xbrl'i kaba hattıyla okumuşşsunuz ben Türkiyedeki tek kaynağı olan xbrl kitabını 230 sf alıp 1 günde okudum bu iş nasıl olacak diye.Hatta Ülkemizde Mayıs ayındaki 2 günlük konferans da katılmayı düşünüyorum.Ayrıca yyurtdışı kaynaklı ben de bulunan xbrl kitaplarını saymazsak.Ben bu işi cidiye alıyorum.İsteyen uğraşır isteyen uğraşmaz.Ben kendime bakarım.E-defter sürecinde 1000 sayfalık yevmiyelerde sorun olduğunda ben programcı çağırmayı düşünmüyorum.Unutmayın ki bu sadece programlamacı işi değil aynı zaman da muhasebeyi de bilmek gerekiyor.Programcı programı yazar ama tagları (hesap planlarını oluşturmaz ,işleyişini bilmez,kar zarar hesabını bilmez)Kısacası yanlış hesap da cezaları bilen değil bilmeyen ödeyecek.Bu xbrl işleyişi aynen örümcek ağı gibidir yani karlara ulaşmak,amortisman kayıtları,stoklar vs hesaplar toplama,çarpma,çıkartma,oranlamalar,bölme yollarla ulaşılır bunları bir programcıya sorun; vergi oranı ne,kurumlar v. oranı ne, kdv hesaplamış mı,mahsup edilmiş mi vs vs? Bunların cevabını bilen programcı bulursanız bana da söyleyin.onu alnından öpeyim.Edited by: fatihgke
    İnsanın En Büyük Hatası Şudur; Kendini Olduğundan Büyük Görmek Ya Da Kendine Hak Ettiğinden Az Değer Vermek. (Goethe)

  2. #22
    Müdavim Üye
    Üyelik tarihi
    24.Nisan.2009
    Mesajlar
    2,307


    Kısacası yeni süreçte sadece Beyanname düzenlemeyi,hesap planlarını bilmek yeterli değil.Bu işleri zaten sistemler yapacak.Burda doğru olan sistemin doğru hesaplama yapıp yapmadığını,tms,tfrs göre kayıt oluşturup oluşturmadığı.Denetim de xbrl üzerinden olacak.Artık denetim programlarıyla,analiz yöntemleri sayesinde finansal tablolara, porselen makyaj yapsa dahi tutmaz.
    İnsanın En Büyük Hatası Şudur; Kendini Olduğundan Büyük Görmek Ya Da Kendine Hak Ettiğinden Az Değer Vermek. (Goethe)

  3. #23
    Müdavim Üye
    Üyelik tarihi
    17.Mart.2010
    Nereden
    Osmaniye
    Yaş
    64
    Mesajlar
    322
    Alıntı fatihgke Nickli Üyeden Alıntı


    Kısacası yeni süreçte sadece Beyanname düzenlemeyi,hesap planlarını bilmek yeterli değil.Bu işleri zaten sistemler yapacak.Burda doğru olan sistemin doğru hesaplama yapıp yapmadığını,tms,tfrs göre kayıt oluşturup oluşturmadığı.Denetim de xbrl üzerinden olacak.Artık denetim programlarıyla,analiz yöntemleri sayesinde finansal tablolara, porselen makyaj yapsa dahi tutmaz.


    Amacım tartışma ortamı yaratmak değildi. Sadece, ben TMS ve TFRS uygun kayıt yapmazsam bu denetim proğramları, analiz yöntemleri gerçekfinalsal tabloları oluşturamayacağını anlatmak istiyorum. Özür dilerim.
    Ali Karapür.SMMM&BD Osmaniye

  4. #24
    Yeni Üye
    Üyelik tarihi
    13.Şubat.2010
    Mesajlar
    25
    değerli arkadaşlar bu tartışmaları bilerek mi yapıyorsunuz?anlamakta güçlük çekiyorum.Şunu da belirtmeden geçemeyeceğim bu meslekte neden bir arpa boyu yol alamıyoruz.Şimdi daha iyi anlıyorum.Hatta foruma yazanların gerçekten meslektaşlar mı yoksa meslekten uzaktan yakından bi haberler mi yazıyor diyede düşünmüyorum değil.
    Biraz daha ileri gidiyorum.çağın gerisinde kalmışız bende dahil hepimiz.
    Bu bir öz eleştiriydi.
    Konu ne?
    Denetçilik peki bu kafa ve bu anlayışla mı yapacaksınız.
    Denetçiliği bize verdiler ne mezunu olanları tartışıyoruz.
    Açık olsun örgün olsun bu mesleğe emek veren tüm meslektaşların bu işi hak ediyor.Bilgi eksikliği olabilir.Bu meslekte olan her arkadaşım bilgi eksiliğini giderecek seviyeye sahip olduğunu düşünüyorum.
    Bırakalım kendi kendimizi çekiştirmeyi de mesleğin saygınlığını nasıl kurtarırız.Nasıl bilgi birikimimizi artırırız bunları düşünelim.
    Biz daha odalardaki yönetimleri değiştirmekten aciz on yıl on beş yıl yirmi yıl yöneticilik yapanlar devam ediyorlar keyifler yerinde

  5. #25
    Üye
    Üyelik tarihi
    11.Mart.2008
    Nereden
    Balıkesir
    Mesajlar
    41
    Arkadaşlar, Açıköğretimlileri bu kadar hor görmeyi bırakalım, Ben ve bir çok meslektaş arkadaşım Açıköğretim mezunu olarak bir çoğunuzdan daha iyi eğitim alarak bu mesleğe başladık. Orta 1.sınıftan Ticaret lisesine başlayıp 3+3+4 eğitim sü
    resi ile çoğu örgün eğitim mezunundan daha çok eğitim alarak staja başladık ve bitirmeleri bitirerek ruhsat sahibi olduk. 1989 öncesindeki gibi sportoto tuttururgibi ruhsat almadık. duyrulur.

  6. #26
    Üye
    Üyelik tarihi
    23.Nisan.2011
    Nereden
    SMMM
    Mesajlar
    93
    slm üstadlar...
    bütün yazıları ve eleştirileri hayretle okudum ve yazımıda halen şaşkınlığım gitmeden yazıyorum. Bu ne öfke bu ne tutum hayret ettim... ben stajımın son senesine girdiğim bir andan üstadlarım dediklerimin birbirlerine bu denli eleştirilerde bulunmalarına çok şaşırdım. Bu meslekte bir eksiklik varsa bu eksiklikler elbirliğiğle tamamlayalım orta bir çözüm bulalım denmiyor meslektaşları psikolojik ve ruhsar bakımdan yıpratılmaya çalışılıyor... bu ne kin bu ne nefret meslektaşlar arasında... bizim meslekte rekabet yasağı diye bir yasa var bu yıpratma politikasıda bence rekabet yasağına girmeli... herkes bu mesleği en iyi ben bilirim en iyi ben yaparım düşüncesinde...herkes herşeyi bilemez ama bilmeyen bilenden öğrenebilir... kimse kimseyi küçümsememeli bence. bir hadis vardır lafımı hadisle bitirmek istiyorum" Bir Çobanı Bile Dinle. Hiçbir Şey Bilmiyorsa Senden İyi Koyun Gütmesini Biliyordur."
    Bilgi paylaştıkça artar..

  7. #27
    Yeni Üye
    Üyelik tarihi
    08.Mart.2012
    Mesajlar
    21
    Bağımlı çalışanlar içinyapılan seminerde,volkan beyinkonuşmaları tezatlar içeriyordu!
    En başta söylediğinidoğru kabul etsek daha sonra söyledikleri ilk başta söylediklerini geçersiz kılıyordu.
    Test sınavı şeklinde yapılan spk sınavının bilgiyi ölçmediği test tekniğini ezberleyerek hiçbirşey bilmeden bir kişinin spk lisansını alabileceğini söylüyordu.Hatta bu şekilde çok kişi spk lisansı aldı ,dedi.
    Yahya arıkan da şu anda spk lisansı alanların çoğu rapor hazırlamayı bilmiyorlar,dedi.
    Bunun içinde sınava gerek yok.Eğitimle denetçi olunur,dendi.

    Fakat volkan bey daha sonra piyasada 10-15yıllık smmm 'lerin doğru ve istenilen seviyede bir finansal tablo çıkaramadıklarını söyledi.
    O zaman kıdem ve eğitimle denetçi olunmayacağının kanıtını kendileri veriyorlar!

    Volkan bey ayrıca denetim için 5-10 yıl kıdem gelirse şaşırmayın ,dedi.Bu neyin kıdemidir?
    Pİyasada (4 büyük bağımsız denetim şirketinde çalışanlar hariç)spk lisansı alanlar rapor hazırlamayı bilmiyorlar.
    10 yıllık smmm 'ler daha doğru dürüst bir finansal rapor hazırlayamıyorlar .
    O halde kıdem neyin nesidir?
    4 büyük bağımsız denetim şirketi dışında denetim raporu hazırlayan ve denetim faaliyetinde bilfill bulunan smmm'ler hariç (Onların sayısı da yaklşık 250 kişidir.) kimsenin bu alanda kıdemi yoktur.

    Bence kamu gözetim kurumu yaklaşık 250kişiye bir muafiyet verip diğer herkesi
    (spk lisansı olan smmm'lere ,ymm ve smmm'lere sınav yapmalıdır.)( hatta 250 kişiye bile muafiyet vermezse daha iyi olacaktır.)
    Sınav ayırt edici ve bilgiyi ölçen tarzda olmalıdır.
    Sadece örgün mezunu smmm 'lerin kamu gözetim kurumu sınavına girmesi konusu ise;

    sm 'den smmm ye geçenler smmm oldukları için( lisans mezuniyeti koşulunu sağlıyorsa) ve de açıköğretim mezunları sınavla smmm oldukları için kamu gözetim kurumunun sınavına girebilmelidir.
    Sorular seçici ve analitik düşünen insanları seçmeye yönelik tarza hazırlanırsa sınavlara herkes girebilir.
    Böylece bu sınavı geçenlere şu mezunu ya da bu mezunu diye bakılmaz.Sınav burada önemli bir krıterdir.
    Yoksa sadece eğitimle sınavsız lisanslamaya gidilirse çok büyük hata yapılır.

  8. #28
    Kıdemli Üye
    Üyelik tarihi
    12.Ocak.2012
    Mesajlar
    268
    Oda başkanlarının üyelerin gazını alma açıklamalarına takılı kalmayın. Gerçeği bildiği halde lise mezunlarının denetçi olabilmesi için mücadelemizi veriyoruz demesine bizzat şahit oldum. Seçimle gelen ve üyelerinin çoğu lise mezunuysa adamıda mağzur görmek lazım. Sınavsız denetçilik benimde kulağıma hoş geliyor. Tıpkı malum şahsiyetin 38 yaşında emekliliği mümkün kılması gibi.

  9. #29
    Yeni Üye
    Üyelik tarihi
    08.Mart.2012
    Mesajlar
    21


    Şu anda kamu gözetimi kurumunun birbinası yok.Yeni bir binaya geçecekler.Bu da 6 aylık bir süreyi alsa 1.1.2013 de denetim için ellerinde 2500 tane spk lisansı almış kişi var. Bunların içlerinde smmm olmanlarda var.Büyük çoğunluğu 4 büyük bağımsız denetim şirketindeçalışıyor.Bir kısmıda sadece lisansı almış fakat hiçbir bağımsız denetim şirketinde çalışmıyor.
    Kamu gözetimi kurumu sınavyapma niyetinde olduğunu belli etti.Fakat pratikte elinde denetçi stoğu yok.O zaman yeni ttk 'nın bağımsız denetimle ilgili kısmı 2-3ayda bir tekrarlanan sonuçları hemen öğrenilen sınavlaryaparakdenetçi stoğu oluşturanakadar ertelenebilir.
    Ertelenmezse spk lisansı olanyaklaşık 1500 kişiyle denetim faaliyetine başlamak zorunda
    Ya da odaların kıdem şartına uyup ymm 'lere sınavsız 10 yıl smmm olanlara sınavsız lisanslamaya gider.Geri kalanada kıdemi bekle der.Bence,Kıdemedayalı lisanslamayapmaması gerekir!

  10. #30


    Avrupa ve Amerika'da üniversiteler kendi öğrencisini kendi seçiyor<div ="Detail"></div><div ="txt">

    <str&#111;ng ="summaryStr&#111;ng">Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Yusuf Ziya Özcan, geçtiğimiz ay, Yükseköğretime Geçiş Sınavı’nın (YGS) kaldırılıp yerine Olgunluk Sınavı yapılacağını açıklamıştı. Biz de yurtdışındaki üniversitelere nasıl öğrenci alındığını araştırdık.[/b]</span>



    Genelde bütün ülkelerde üniversiteler kendi öğrencilerini kendi seçiyor. Başarı ölçen bir sınavın yanı sıra, referanslar, öğrencilerin ilgi ve yetenekleri de göz önünde bulunduruluyor.</span> </span>



    1974 yılında Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi’nin (ÖSYM) kurulmasından bu yana tabiri caizse bir türlü dikiş tutturamayan sistemin yerini “Olgunluk Sınavı”nın alacağı, ardından üniversiteye girişte YGS ve Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS) yanında ABD ve Avrupa ülkelerinde uygulanan farklı yöntemlerin devreye gireceği gündemdeyken, yurtdışında üniversitelerin nasıl öğrenci aldıklarına baktık.</span>



    ABD, Avrupa ve Uzak Doğu’daki ülkelerde uygulanan sistemler kendi aralarında değişiklik gösteriyor ama en belirleyici özellik ülkede merkezi bir yerleştirme sisteminin olup olmadığı. Bizdeki merkezi sistem olan ÖSYM’nin benzeri çok az ülkede var. Genelde bütün ülkelerde başarı ölçen bir sınav uygulanıyor, referanslar, öğrencilerin ilgi ve yetenekleri göz önünde bulunduruluyor ve üniversiteler kendi öğrencilerini kendileri seçme hakkına sahip. Genel olarak, Avrupa’da üniversiteler öğrencilerini sınavsız yerleştirirken, öğrencilerin ortaöğretimdeki başarı ve yetenekleri de dikkate alınıyor. Uzak Doğu’da hem merkezi sınav hem de üniversitelerin kendi giriş sınavları yapılıyor. Amerika ise merkezi sınav uygularken bunun yanı sıra öğrencinin referanslarına da bakılıyor.</span> </span> </span>



    Her ülkenin üniversite giriş sistemi, sosyal yapısı, kültürel yapısı, eğitim sistemi gibi değişkenlere bağlı olarak farklılık gösteriyor. Tek bir sistem yok. İşte bazı ülkelerdeki üniversiteye giriş sistemleri:</span>



    Japonya</span></span> </span>



    Japonya’daki üniversiteler, devlet ve kamu (belediyeler ve valiliklere ait) üniversiteleri ve özel üniversiteler olmak üzere ikiye ayrılıyorlar. Bu ülkede devlet üniversitelerine girmek isteyen öğrenciler için Türkiye’dekine benzer bir merkezi sınav sistemi söz konusu olup, öğrenciler sınavdan aldıkları puana göre tek bir devlet üniversitesini tercih edebiliyorlar. Bu sınavın yanı sıra her üniversite kendi giriş sınavını kendisi yapıyor. Öğrenciler aldıkları puana göre seçtikleri devlet üniversitesinin kendi giriş sınavına giriyorlar.</span>



    Özel üniversiteler için ise genellikle merkezi bir sınav söz konusu olmayıp, öğrenciler birden fazla özel üniversitenin giriş sınavına başvurabiliyorlar.</span>



    İngiltere, İskoçya</span> </span>



    İskoçya için, Lise Bitirme Sınavları olarak değerlendirilen sınav sonuçlarına göre, diğer taraftan İngiltere, Galler ve Kuzey İrlanda için Lise Bitirme Sınavları olarak </span>değerlendirilen GCE (General Certificate of Education) ve Advanced Diploma (işverenlerin ve üniversitelerin ihtiyaçlarına yönelik hazırlanmış müfredat) sınav sonuçlarına göre başvurular yapılır.</span> </span>



    Üniversiteye giriş doğrudan müfredat üzerinden belirli bir bölüme yönelik belirli konulardan alınan notlar aracılığı ile gerçekleşiyor. Üniversiteye girişten önceki dönemde öğrencilere eğitim süreçlerinin çeşitli yaşlarında mesleki eğitim veriliyor. Öğrenciler bu alanlarda eğitimlerinin 10. ve 11. yılında tercih ettikleri alana yönelik müfredat konularından seçim yaparak General Certificate of Secondary Education (GCSE) sınavlara giriyor. 16 yaş sonrasında doğrudan üniversite girişine yönelik, yine müfredat konularını kapsayan GCE sınavı yapılıyor. Üniversite bölümleri bazı konuları ve alınması gereken en az notu giriş koşulları altında belirtiyor. Öğrenciler gerek üniversitenin web sitesinden gerekse Universities and Colleges Admissions Service (UCAS) web sitesinden okulların koşullarını öğreniyorlar.</span>



    Girecekleri bölümlere göre puanlarını belirleyip, başvuracakları okul ve bölüm hakkında bilgi toplayan öğrenciler, başvurularını UCAS aracılığı ile yapıyorlar. Öncelikle öğrenciler üniversitelere giriş için 5 farklı programa başvuruyor. Değişik bölümlere farklı tarihlerde başvuru yapılıyor. Yerleştirme ise öğrencilere başvuru sonuçlarının şartlı, şartsız veya başarısız olarak verilmesi ve öğrencilerin de okula cevaplarını bildirmesiyle son buluyor.</span> </span> </span></span>



    ABD</span> </span></span> </span>



    Amerika’da üniversiteye girişte, öğrencinin geldiği lise, not ortalaması, yeteneği ve referansları belirleyici. Öğrencinin derslerinin dışında kendini geliştirici sosyal faaliyetlerde bulunması, akademik ve kişisel özelliklerini yansıtan referans mektupları, üniversiteye kabulde etkileyici. Lise mezuniyetinde yüzde 25’lik dilime girmiş olmak gerekiyor. Eğer öğrenci liseden düşük notla mezun olmuş ise öncelikle iki yıllık kolejlere yerleştirilir daha sonra not ortalaması yükselirse dört yıllık üniversitelere geçiş yapabilir.</span> </span>



    Ayrıca ülke çapında uygulanan Scholastic Aptitute Test and the Scholastic Assesment (SAT) veya National College Admission and Placement Examination (ACT) sınavlarından yüksek not almış olmanın bazı okullarda etkisi var. Bizdeki sınavlara benzeyip genel kültür ve genel yetenek sınavı olan SAT’a yıl içinde istedikleri kadar girebilen öğrencilerin en yüksek puanı temel alınıyor.</span> </span> </span></span>



    Fransa</span> </span></span>



    Diğer Avrupa ülkelerinden farklılık gösteren Fransız yüksek eğitim sistemi, sadece üniversitelerden değil ayrıca girilmesi daha zor ve prestijli okullar mimarlık okulları, mühendislik okulları, sanat okulları ve uzmanlık okullarından oluşuyor. Okullar arasında geçiş esnekliği var. Üniversite ve yüksek okullara girmek için tek koşul Bakalorya adı verilen lise diploması. Bu diploma lise bitirme sınavı sonucu kazanılıyor. Bunun dışında üniversiteye girmek için ayrı bir sınav yok. Üniversiteler değerlendirmeyi öğrencilerin hazırladıkları başvuru dosyaları üzerinden yapıyor. </span>



    Büyük okullara girmek ise daha zor bir seçim süreci gerektiriyor. Öğrenciler, bu okullara girmek için sözlü ve yazılı sınavdan geçiyor. Mimarlık, mühendislik gibi diğer yüksek öğretim kurumları ise kendi içinde farklılıklar gösteriyor. Bazıları sadece dosya üzerinden değerlendirme yaparken, bazıları da sözlü ve yazılı yetenek sınavı uyguluyor.</span> </span> </span></span>



    Hollanda</span> </span></span>



    Hollanda’da ikili bir yüksek öğrenim sistemi var. Üniversiteler tarafından verilen üniversite öğrenimi (wetenschapellijk onderwijs= WO) ve profesyonel eğitim veren kurumlar tarafından verilen öğrenim (hoger beroepsonderwijs=HBO). Profesyonel yüksek öğretim için bir genel lise öğretim (HAVO) sertifikası ya da mesleki lise eğitim sertifikası olan MBO ya da üniversite öncesi öğretim (VWO) sertifikası gerekiyor. Öğrenciler bu sertifikalara ortaöğretim ve lisede aldıkları eğitimle erişebiliyorlar. Ortaöğretimden itibaren seçtikleri alanlara yönelen öğrenciler bu doğrultuda eğitim alıp üniversiteye de bu sertifikalarla başvuruyorlar. Gerekli yeterliliklere sahip olmayan 21 yaş ya da daha üzeri yaş grubundaki insanlar özel bir giriş sınavını geçtikten sonra kabul edilebilirler. Bu yaş sınırı güzel sanatlar ve sahne sanatları ile ilgili bölümlerde değiştirilebilir.</span> </span> </span></span>



    Finlandiya</span> </span></span> </span>



    Finlandiya’da üniversiteye girmek için lise öğretimini bitirip ulusal bir sınava girmek gerekiyor. Bu s ınavdan sonra da üniversiteye giriş için “yhteishaku” adı verilen sisteme giriliyor. Başvurular yılda iki kez yapılıyor. Bir aday en fazla 5 farklı üniversiteye başvuruda bulunuyor. Önce online ortamda, daha sonra da kağıt evraklarla da başvuru yapmak gerekiyor. Başvurulardan sonra her üniversite kendi sınavını yapıyor<div></div>alıntı Hürriyet<div></div><div>İnş. Yeni eğitim sistemiyle Yüksek öğrenim özürlü Meslek Liselerin önü üniversiler için açılır da herkes kendi eğitimini aldığı uzmanlık alanında yüksek öğrenim alır. Almış olduğu eğitimleri zayi olmaz.</div><div></div><div>Ticaret Lisesi mezunlarına, maliye meslek lisesi mezunlarına, iki yıllık maliye, muhasebe, işletme mezunlarına, AÖF iktisat ve işletme bölümü mezunlarına Selam olsun. Sizin önünüzü tıkayanlar hatalarını geçte olsa anlayacaklardır.</div><div></div></span></div>
    Bir arıyı kibarca elinize alın ve kibarlığın sınırlılığını öğrenin..

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •